Kurtlar Vadisi Gladio Konusu


Kurtlar Vadisi Gladio filmi neler anlatıyor Detayları neler hepsini bu haberde bulabilirsiniz...

28 Şubat Süreci Nedir ?

1995 genel seçimlerinde Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi sandıktan birinci parti çıktı. Önce ANAYOL azınlık hükümeti kuruldu. Bu hükümet 3 ay devam edebildi. Daha sonra Erbakan ile Çiller REFAHYOL hükümetini kurdu. 28 Şubat sürecini tetikleyen ilk olay, Erbakan’ın ilk yurtdışı gezisini aralarında Libya’nın da bulunduğu bazı İslam ülkelerine yapması oldu. Erbakan’ın dinci kadrolaşmaya ağırlık vermesi, Başbakanlık Konutu’nda tarikat şeyhlerine iftar yemeğine davet etmesi süreci hızlandırdı. Son olarak RP’li Sincan Belediye Başkanı’nın düzenlediği Kudüs Gecesi’ postmodern darbenin fitilini ateşledi. Askerler bir gün sonra hükümete tepki olarak Sincan sokaklarında tankları yürüttü. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, tankların yürütülmesini “Balans ayarı” olarak niteledi. Bazı illerde “Cumhuriyete Sahip Çıkın” mitingleri düzenledi. RP hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatma davası açıldı. Bu süreçte yapılan MGK toplantısında hükümetin ipini çeken 18 maddelik bildiri hazırlandı. Baskılara dayanamayan koalisyon ortakları yeni arayışlara girdi ama sonunda hükümet istifa etti. Ancak Cumhurbaşkanı Demirel, görevi beklenti içinde olan Çiller’e vermedi.

Abdullah Öcalan Suikastını Kim Engelledi ?( Gladio ):

Evet sevgili arkadaşlar Kurtlar Vadisi Gladio Cem Ersever ’i kim öldürdü ? Abdullah Öcalan Suikastini kim engelledi ? 28 şubat süreci 1000 yıl sürecekken nasıl 5 yılda sona erdi gibi sorulara cevaplar aradık.Bu yazımızda Abdullah Öcalan Suikastini kim nasıl engelledi bunlara cevap arayacağız..

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Abdullah Öcalan `ın öldürülmesi için bombalı suikast timi kurmuş. Ancak Çiller`in suikast planını Mesut Yılmaz bakın nasıl bozmuş…
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Abdullah Öcalan `ın öldürülmesi için bombalı suikast timi kurmuş. Ancak Tansu Çiller`in suikast planını Mesut Yılmaz bozmuş. Şok iddiaları içeren olay Şemdin Sakık`ın yazdığı mektupla ortaya çıktı.

Mesut Yılmaz`ın başını çok ağrıtacak bu mektubu da Şamil Tayyar Star Fazetesi`ndeki bugünkü yazısında açıkladı.
İşte Sakık`ın Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar`a yazdığı mektup ve Tayyar`ın bugünkü yazısı…

Abdullah Öcalan ,Perinçek ve Küçük

Şemdin Sakık`tan yeni bir mektup geldi. 22 Eylül günü kaleme alınan bu mektupta çok çarpıcı iddialar var. Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık arasındaki ihtilafı bilerek bu iddialara ihtiyatlı yaklaşıyorum.
Ancak Ergenekon sanığı Doğu Perinçek ve Prof. Dr. Yalçın Küçük ile ilgili öyle iddiaları var ki; Ergenekon ile Pkk arasındaki bağın tartışıldığı ve terörün yeniden tırmanışa geçtiği bu günlerde sözkonusu iddiaları gözden geçirmenin yararlı olacağını umuyorum.
Artık herkes meseleye `ak-kara` perspektifinden bakmamayı öğrenmeli, at gözlüklerini fırlatıp atmalıdır. `Vatan`, `millet`, `toprak`, `bayrak` gibi kutsal değerlerin nasıl istismar edildiğini anlamalıdır.
Gerçi, bugün şehit cenazelerinde boy gösterenlerin yıllarca tapındığı ve hala tapınmaya devam ettikleri liderlerin, akademisyenlerin pkk kamplarındaki güler yüzlü boy fotoğraflarına aşinayız ama pkk`lı gözüyle nasıl algılanıyorlar, bir de ona bakalım.

Abdullah Öcalan -Perinçek kardeşliği

Şemdin Sakık diyor ki: `Doğu Perinçek, 1980`lerde gazetecilik adı altında Beka Kampı`na kadar gelip Abdullah Öcalan `ı ziyaret etti, askeri törenle ve silah atışlarıyla karşılandı. Abdullah Öcalan onu kucakladı,öptü, günlerce konuk etti. Kaldıkları odaya militanlar yüz metreden fazla yaklaşamadı, sabahlara kadar baş başa kaldılar.`
Aslında bu açıklamada, `100 metreden fazla yaklaşmayın` talimatı ve `baş başa görüşme` dışında yeni bir hadise yok. Diğer iddiaları zaten fotoğraflarla tescillidir.
Sakık`ın en çok merak ettiği bölüm de burasıdır:` Abdullah Öcalan `ın Perinçek`le günlerce bir odada baş başa kalarak neler konuştuklarını ya da planladıklarını, neden yanlarına üçüncü bir kişiyi almadıklarını ve `militanlar kaldığımız yere yüz metreden fazla yaklaşmasınlar` talimatı verdiğini hala merak ediyorum.`
Sakık`ın cevap aradığı bir diğer soru ise şu:` Abdullah Öcalan `ın savaş kışkırtıcılığı yaptığı dönemde yanında olan Perinçek, İmralı`ya düştüğünde `silahlara veda ediyoruz` dediği anda Abdullah Öcalan `a mesafeli durmaya başladı.Neden savaşan Abdullah Öcalan `a `kardeşim`, barış çağrısı yapan Abdullah Öcalan `a `hain` dedi?`
İlginç bir cümlesi daha var:` Abdullah Öcalan Kürtçü görünür… Perinçek Orducu görünür… Abdullah Öcalan ve Perinçek kardeşliğinin Kürt-Türk savaşı çıkarma fikrine dayandığından kuşkum yoktur.`


Şemdin Sakık`ın Yalçın Küçük`le ilgili olarak da çok ağır ithamları var. Şöyle yazıyor: `Yalçın Küçük 1990`larda aranır duruma düşme bahanesiyle Avrupa`ya çıktı, bizzat Abdullah Öcalan `ın sunduğu örgüt imkanlarıyla Fransa`ya yerleşti.Bazen Abdullah Öcalan `ın daveti bazen kendi isteğiyle Şam`a geliyordu.Bizzat oradaydım.Her seferinde Abdullah Öcalan tarafından askeri törenle,süslü püslü sözcüklerle,kucaklaşmalarla,öpücüklerle karşılanırdı.İkisi baş başa verip örgütü ve savaşı düzenliyorlardı.`
İddiasına göre; Abdullah Öcalan ile Küçük arasındaki ilişkiler o kadar büyümüş ki,pkk`daki kimi üst düzey atamalarda Küçük`ün önerileri önemli rol oynamış!
Ne kadar doğrudur bilemem ama Sakık`ın şu cümlesi hayli dikkat çekici:` Abdullah Öcalan `ın yaklaşımları sonucunda bu zat (Küçük`ü kast ediyor) gözümüzde o kadar büyümüştü ki, Allah göstersin Abdullah Öcalan `a bir şey olsaydı Yalçın Küçük`ü lider olarak kabul etmeye hazırdık.`
Yani,günümüzün sıkı kuvvacısı, Sakarya muharibi (!) Küçük Hoca pkk`lıların gözünde bir zamanlar Abdullah Öcalan `ın yerine geçecek kadar önemli biriymiş!

İnanması Bir Hayli Zor.

Ama Küçük Hoca`nın `Kürtler Üzerine Tezler` kitabının 233-253. sayfaları arasında yer alan Abdullah Öcalan `la röportajında kullandığı `değerli başkan, Abdullah Öcalan arkadaşım, Abdullah Öcalan kardeşim, Öcalan kardeşim,genel sekreter kardeşim` ifadeleri, `Kemal Paşa ve Kemalist hareket başlarken daha radikal ve sosyalist hareketleri temizleme gereği duydu. Çerkez Ethem`i ve güçleri tasfiye etti. Sizin için bir benzerlik çıkarılabilir mi?` sorusuyla Atatürk`e hakaret fırsatı yaratması karşısında, insanın içinden `hiç de zor değil` diyesi geliyor.

Operasyon nasıl engellendi ?

Sakık`ın Küçük`le ilgili bir ağır ithamı ise `istihbaratçı gibi davrandığı` iddiasıydı. Mektubunun dördüncü sayfasında şöyle diyor: `Özellikle devlet işleyişi ve politikaları hakkında Öcalan`a istihbarat getiriyordu. Avrupa`daki Kürtler arasında Abdullah Öcalan `a muhalif olan Kürtleri tespit edip Abdullah Öcalan `a bildiriyordu.`
Hele mektuptaki şu iddia, yenir yutulur gibi değil. Sakık, 1996 yılı bahar döneminde Zap karargahındayken Şam`da bulunan Abdullah Öcalan `la görüşüyormuş, o esnada büyük gürültü olmuş, Abdullah Öcalan kısa bir sessizlikten sonra `Türkçe eğitim okuluna bombalı saldırıda bulundular` demiş!
Daha sonra kampta Abdullah Öcalan , o bombalı eylemle ilgili militanlara şöyle demiş: `Tansu Çiller bana bombalı suikast planladı. Mesut Yılmaz bu bilgiyi Avrupa`da bulunan Yalçın Küçük vasıtasıyla bana ulaştırdı, biz de tedbirimizi aldık.`

Kanlı bir terör örgütünün başı durumundaki Abdullah Öcalan `ın sözleriyle bu ülkede bir dönem başbakanlık yapmış Mesut Yılmaz`ı ve tüm siyasi atraksiyonlarına rağmen Yalçın Küçük`ü böylesine ağır bir ithamın tarafı haline getirmeyi doğru bulmam.
Ancak…

Tansu Çiller`in 12 Mayıs 1995 günü onay verdiği MİT patentli `Mercedes` isimli operasyonun 24 Aralık 1995 seçimleri nedeniyle askıya alınmasının ardından Mesut Yılmaz`ın başbakanlığı döneminde (ANAYOL-1996 Nisan-Mayıs) sahneye konarken başarısızlıkla sonuçlanmasının mutlaka, ama mutlaka izah edilmesi gerekir.
Soru bir: Operasyon büyük bir gizlilik içinde yürütülürken bir yüksek tirajlı gazetede operasyonun tüm ayrıntılarının yer aldığı haber `Türkiye Abdullah Öcalan `nın Ensesinde` manşetiyle neden verildi? O haberin kaynağı kimdi? Hangi amaçla operasyon basına sızdırıldı?

Soru iki: MİT`e operasyon için Şam`da yardım eden `101-288` kodlu Suriyeli ajan son anda neden vazgeçti?
Soru üç: 1 ton C-4 patlayıcı yüklü ve içinde `Yeşil` lakaplı Mahmut Yıldırım`ın da bulunduğu beyaz Mazda minibüs, Abdullah Öcalan `ın kaldığı Mahsun Korkmaz Akademisi`ne neden yüz metre mesafede park edilerek patlatıldı?
Soru dört: Siyasi partiler veya kurumlar (MİT-Emniyet gibi) arası acımasız rekabet, operasyonu ne ölçüde etkiledi?

Turgut Özal ailesini kuşkulandıran belgeler: Ergenekon iddianamesinin eklerinden çıkan belgeler bir dönemin karanlık sayfalarını da aydınlığa çıkartacak gibi görünüyor.
Derine inilirse babama yönelik suikast çözülür

Aile olarak Turgut Özal suikastının aydınlatılmasını talep ettiklerini belirten Ahmet Özal, “Ergenekon işi ortaya çıkınca, bu iş ciddi araştırılırsa rahmetlinin sukastine kadar gider dedim. Hâlâ da aynı kanaatteyim” dedi.
Rahmetli Cumhurbaşkanı
Turgut Özal ’a, başbakanlığı döneminde yapılan suikast girişimi de bu karanlık sayfalardan biri.
Turgut Özal suikastının aydınlatılmasına aile olarak destek verdiklerini ve bunu talep ettiklerini belirten Ahmet Özal, “Ergenekon işi ortaya çıkınca, bu iş ciddi araştırılırsa rahmetlinin suikastına kadar gider dedim. Hâlâ da aynı kanaatteyim” dedi.
Ergenekon soruşturmasında işin henüz başında olunduğunu dile getiren eski milletvekili Ahmet Özal, yine de çıkan belgelerin Özal ailesinin kuşkularını artırdığını söyledi.

Doğum Sancıları


Özal , “Bunları doğum sancıları olarak görüyorum. Ergenekon’da dibine kadar gidilirse,
Turgut Özal suikastı aydınlatılır. Aile olarak bunu bekliyoruz ve talep ediyoruz. Ayrıca aile olarak biz aydınlatılması için her türlü katkıyı veririz ve vermeye de hazırız” diye konuştu.Babasının ölümü ile ilgili de kuşkular bulunduğunu anımsatan
Özal , Meclis’in araştırma yapması gerektiğini ifade etti.
Özal , milletvekilliği döneminde teklif verdiğini ancak hiçbir işlem yapılmadığını kaydetti.

Arşivlerde Bilgi Var


Özal suikastla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Rahmetli
Turgut Özal bu suikastı araştırdı ve tahmin ediyorum dibine kadar da indi. Kimlerin yaptırdığını tespit etti. Bir gün, ‘baba bu açıklanacak mı?’ diye sordum. ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisi çok iyi gidiyor. Yukarıya doğru bir gidiş var. Ahmet benim suikastım Türkiye Cumhuriyeti’nden önemli mi?’ cevabını verdi. ‘Bu devletin gizli arşivlerinde var’ dedi. Bu nedenle suikastı kimlerin gerçekleştirdiğini devlet biliyordur.”

Kaçakçılıkla İlgili


Turgut Özal suikastının tetikçi olarak bilinen Kartal Demirağ’ın işi olduğuna inanmadığını belirten
Özal , “Ben suikastın kaçakçılıkla bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Babam birçok malın ithalini yasak olmaktan çıkardı. Kaçakçının cebine gidecek para milletin cebine gitti. Ayrıca Türk Cumhuriyetler’le ilgili politikasından rahatsız ülkeler de vardı” dedi.

Cem Ersever :

Cem Ersever 1950 Doğum Yeri: Erzurum Bağlılığı: Türkiye Cumhuriyeti Rütbesi: Binbaşı Birimlerde: Jandarma Genel Komutanlığı Madalya

Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı

Cem Ersever , 1950 Erzurum. Resmi adı İstihbarat Grup Komutanlığı olan, halk arasında Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) adıyla anılan biriminin kurucusu ve komutanı olan Jandarma subayı (E. Binbaşı).
Cem Ersever , Güneydoğu Anadolu’da Pkk ile yapılan terörist ve istihbarat çalışmalarının tümünde yer almış, silahlı çatışmalara bizzat katılmış, tüm faaliyetleri yönetmiş, Pkk’ya yardım ve yataklık eden kişi ve guruplarla irtibat kurmuş, bunları tam yetkiyle ve Komutanlığa doğrudan bağlı olarak yürütmüştür.
Cem Ersever ile Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu arasındaki ilişki olduğu ve Cem Ersever ’in Velioğlu’ndan çok iyi istihbarat aldığı, avukatı Emin Emir (MHP’nin eski lideri Alparslan Türkeş’in de avukatı) tarafından ifade edilmiştir. Özellikle 1989-1990 yıllarında bu ikilinin çok sık görüştüğünden bahseden Emir, Cem Ersever ’in o dönem ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ ilkesiyle hareket ettiğini ve ayrıca Hizbullah’ın devlet tarafından kurulduğuna dair Cem Ersever ’den herhangi bir şey duymadığını da belirtmiştir.
Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağının düşürülerek kendisinin katledilmesinden sonra Mart 1993′te bu olayı protesto etmek için askerlikten istifa etti ve “Güneydoğu Anadolu’daki olayların gerçekleri Türk milletinden gizleniyor” dedikten birkaç ay sonra faili meçhul bir cinayete kurban gitti.

24 Ekim 1993′te Ankara’ya bir dava için gittikten sonra kayboldu ve 4 Kasım 1993′te elleri arkadan bağlanmış ağzı bantlı kafasına iki el ateş edilmiş cesedi, Ankara Elmadağ ilçesi çıkışında kireç ocaklarında bulundu.

0 yorum: